28 Mayıs 2016 Cumartesi

Köpek Cinsleri

         Merhabalar, kısa bir aradan sonra yine beraberiz. Umarım benim bloğumu yazarken eğlendiğim kadar siz de okurken eğleniyorsunuzdur. Bugünün konusunu köpek cinsleri olarak belirledim. İlk köpeğim sokak köpeğiydi, sokak köpeklerinin diğer cinslerden farkı diğer köpekler gibi saf kan olmamalarıdır. Peki, nedir bu “saf kan” lık? Saf kan köpek demek belli özellikler taşıyan ve diğer köpeklerden ayırt edici özellikleri olan köpeklerdir. Bunlar cins köpeklerdir. Hepsi farklı ve ayırt edici özelliklere sahiplerdir. Mesela, Dogo Argentinolar, bu cins köpekler genelde aile köpeği olarak adlandırılırlar ve koruma içgüdüleriyle bu alanda ki başarılarıyla ünlüdürler.




Diğer bir köpek türü ise Alman Çoban Köpeği, bu sevimli dostlarımız genelde polis köpeği olarak da bilinirler. Rehberlik etme özellikleri ve yasa dışı malları bulma özellikleriyle bilinirler.





Sıradaki köpeğimiz ise Rottweiler. Her ne kadar sert görünümlü olsalar da aslında kalpleri yumuşacık olan bu köpekler, çok iyi bir dost ve arkadaştır. Aynı zamanda benim baktığım ikinci köpeğimin cinsidir. İlk bakıldığında her ne kadar korkutucu görünseler de, onların yufka mı yufka yürekleri bir de kaba görünüşleriyle birleşince, insanda güven duygusunu sınır noktalara çıkarıyor. Hem kuvvetli, koruyup kollayan hem de sevgi dolu olan bu köpek türüne hayranlığım büyüktür. Kesinlikle bahçede bakılması gerekmektedir, asla apartman dairesinde yaşayabilecek bir köpek türü değildir. Ayrıca yavruyken alırsanız bu sevimli köpekçikle daha sağlam ve güvenilir bir dostluk kurabilirsiniz.


Son olarak değinmek istediğim köpek türü ise kangallar. Soğuğa dayanıklıdırlar, koruyup kollama özellikleri vardır. Zeki ve kolay eğitilebilirler. Bu özelliklerinden dolayı genellikle sürü bekçiliği için görevlendirilirler.



Aslında bildiğiniz gibi daha bir sürü köpek cinsi var ama benim genelde çevremde bakılan ve bakım aşamalarında az çok tanıklık ettiğim cinsler bunlar olduğu için ve hepsinden uzun uzun bahsetmek çok mümkün olmadığı için yazımı kısa tutma mecburiyetinde kaldım. Umarım eğlenmişsinizdir(ben yazarken çok eğlendim çünkü J ), bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Mutlu günler J

22 Mayıs 2016 Pazar

Köpeklerin Dilleri

Evet, doğru okudun. Aslında köpeklerinde dilleri var ve seninle bu dili kullanarak iletişim kuruyorlar. Sadece biraz dikkatli olman ve köpeğini tanıman gerekiyor, e bu da zamanlar alıyor tabi ki. Benim için bu süreç zaman alıcıydı ama umarım bu yazı sayesinde sana biraz yardımcı olabilirim ve hatta köpeğinle güzel bir ilişki kurmana vesile olabilirim. Eğer sende hazırsan hadi başlayalım J   Benim köpeğimde en çok sevdiğim şey özlediğini söylemesiydi. Bir haftalık bir tatilin ardından keşfettim onun nasıl özlediğini söylediğini. Elimde bavulum eve döndüğümde beni karşısında görünce kulaklarını dikti, başı bir sağa bir sola yattı ve kuyruğunu adeta bir helikopter pervanesi gibi fır fır döndürmeye başladı. Çok kısa süren bu bakışmanın ardından üzerime atlamaya, etrafımda koşuşturmaya başladı ve son olarak da ön patileriyle bacağıma sarıldı. Aslında önceden de (gün sonunda görüşebildiğimizde) birkaç defa böyle şeyler yapmıştı ama ben bunun anlamının “özledim” olduğunu fark edememiştim. Eğer Köpeğin sana bu sinyalleri veriyorsa durma sende ona sarıl. Benim köpeğimin bana en çok söylediği bir diğer cümle ise “oyun oynamak istiyorum”. Önce gelir kuyruğunu sallar, koşar kendini yerden yere atar, havlar; sonra sana hızla koşar ve sen tam dokunmak için hamle yaptığında kendini geri çeker ve diğer yöne doğru koşmaya başlar. Evet, bu saniyeden sonra kendini köpeğinle yakalamaca oynarken bulabilirsin. Eğer köpeğinin kulakları dik, kuyruğu havada ve dişleri gözüküyorsa bu birazdan karşıdan gelen köpeklere savaş ilan edeceği anlamına geliyor. Ben bu durumlarda her ne kadar telaşa kapılsam da genelde çözümü hep diğer köpekleri kaçırmakta buldum. Son olarak her köpekte ara sıra olan ulumalardan bahsetmek istiyorum. Köpeğimin arada sırada uluduğuna özelliklede gece uluduğuna hep şahit olmuşumdur. Bunun sebebini ise internetten araştırmalarım sonucunda öğrendim ve sizinle paylaşmak istedim. Köpeğiniz uluduğunda sizde benim gibi tedirgin hissediyorsanız rahat bir nefes alabilirsiniz çünkü ortada büyük bir problem yok. Köpeğinizin gecenin o saatinde canı sıkılmış ve bir kaç arkadaş bulmak istiyor aslında. Tabi ki köpeklerin dilleri bu kadarla sınırlı değil, size her an her şeyi söylüyor olabilirler, birazcık daha köpeğiniz üzerinde gözlem yaparsanız, dillerini çözmeniz çokta zor değil aslında. Umarım bu konuda sizi biraz da olsa aydınlatabilmişimdir. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Köpek Bakımı ve Beslenmesi




Bana göre değinilmesi ve dikkat edilmesi gereken en önemli konu köpek bakımı ve beslenmesi. Diğer yazılarımda da belirttiğim gibi daha önce köpek bakımı konusunda hiçbir deneyimim yoktu. Her şeyi köpeğim Soytarı ile gün geçtikçe deneyimleyerek öğrendim. Kabul ediyorum ki bu konuda şansım yaver gitti. Daha önce annemin köpek konusundaki tutumundan bahsetmiştim hatırlarsanız. Bırakın köpeği evde besleme fikrine, köpek sahibi olmaya bile zor alıştı. E mecburen köpeğime evimizin bahçesinde bakmaya başladım. Aslında bu noktada onlara kendilerini güvende hissedebilecekleri ve onları kışın soğuktan koruyacak bir barınak yetiyor. (Bu işi babam bir marangoza giderek halletti o yüzden ne yazık ki bu konuda çok detaylı bir bilgim yok. ) Barınaktan sonraki ilk adım aşılar olmalı. Çünkü her türlü hastalığa böceğe karşı geliştirilen aşılar sayesinde minik dostunuzun güvende olduğunu bilmek sizin de içinizi rahatlatıyor. Ayrıca bu aşılar sevimli dostunuzun sağlığı kadar sizin sağlığınız için de çok önemli bir adım. Diğer bir adım temizlik, bu konuda çok fazla araştırma yaptıktan sonra hareket ettim. Mahallemizde ki veterinerden aldığım bilgiler doğrultusunda köpeğimi iki ayda bir defa veya üç ayda bir defa( bu süre köpeğinizin kirlilik oranına göre uzatılırsa daha iyi olur) yıkanması gerektiğini öğrendim çünkü köpekleri çok yıkamak köpeklerin deri tabakalarına zarar verirmiş ve köpeğiniz için uyuz olma riskini de arttırabilirmiş. Köpeğimi neyle yıkayacağım sorusuna gelince ben bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Dermaleen köpek şampuanı kullandım. İlk başta fiyatı her ne kadar pahalıymış** gibi görünse de, bu şampuanı bir yılı aşkın kullanıyorsunuz. Son olarak köpek beslenmesinden bahsetmek istiyorum. Ve ilk vurgulamak istediğim şey köpeğinize fazla ( arada çok çok ufak kaçamaklar olabilir) şeker vermeyin. Bu hatayı ben yaptım ama dediğim gibi şanslıydım ki köpeğime bir şey olmadı, sonradan köpeklerin doğuştan şeker hastası olduklarını ve şeker tüketmenin onları kör olmalarına sebep olacağını öğrendikten sonra ki vicdan azabımı hayal bile edemezsiniz. Benim köpeğimin en çok sevdiği yiyeceği sizinle paylaşarak yazıma son vermek istiyorum. Kasaplardan kolaylıkla bulabileceğiniz ve çok ucuz bir fiyata satın alabileceğiniz tavuk kanatları (tam olarak tavuk kanadının ucu diye geçiyordu sanırım ) var ( hatta genelde kasaplar çöpe atıyorlar bu parçaları) haftada bir iki defa alıp haşlayıp suyuyla beraber içine de biraz ekmek doğrayıp verdiğimde köpeğim iştahla yiyordu. Sizin için hem kolay hem de ucuz bir yol olan bu yemek köpeğiniz içinde muhteşem bir lezzete dönüşüyor. Umarım işin püf noktalarını vermeyi başarabilmişimdir, bir sonra ki yazımda görüşmek üzere.  
**(44 TL)

14 Mayıs 2016 Cumartesi

Köpek Korkusunu Yenme

Heey,  hiç de zor olmayan bu konuyu daha fazla ertelemek istemiyorsan senin için birkaç tavsiyem var J . Aslında köpekler hiç de korkulacak hayvanlar değiller. Her şeyden önce çok sadıklar ve sahiplerine ya da diğer insanlara karşı sevgi dolular. Korkunu yenmeye karar verdiysen işe ilk olarak yavru bir köpek edinerek başlayabilirsin bence. Çünkü en yırtıcı hayvanların bile onları büyüten ve bakan kişilere zarar verdikleri nadirdir; kaldı ki köpeklerden bahsediyoruz. Köpekler sahiplerine son derece sadık olurlar. Hele bir de elinde büyüdüyse, aranızda büyüyen güven duygusu tüm korkularını silip atmanı sağlayacaktır. Ama bunu ilk adım için büyük bir sorumluluk olarak görüyorsan elbette başka bir yolumuz daha var. Rottweiler cinsi köpeğime baktığım yıllarda, kuzenimin köpeklerden acayip korktuğunu ve korkusunun köpeklerin dış görünüşüyle beraber arttığını fark ettik. Bu korkusunun yersiz olduğunu o da bende çok iyi biliyorduk ve bu problemi çözmek için kolları sıvadık. Herkes büyük buluşma için hazırdı. Bahçeye çıktık, kulübesinden Çizi’yi ( köpeğimin adı) çağırdık. Bir tanem, canım köpeğim koşa koşa geldi. Kuzenim kapının önünde her hangi bir tehlikede içeri kaçabilmek için hazır ve nazırdı (her ne kadar böyle bir şeye gerek olmadığını söylesem de ) J. Çiziyle ben biraz oynadıktan sonra onu kuzenime doğru götürdüm, kafasını kendime doğru çevirdim o ise Çizi’nin arkasından sırtına yavaşça dokunmaya başladı. Uzun uzun dokunmasını söyledim. Yavaşça eli Çizi’nin başına kadar geldi. Bu onun için ilk adımdı. Tabi ki tüm korkularından hemen vazgeçemedi. Aynı adımları tekrar tekrar uyguladık. İlerleyen zamanlarda kuzenim bahçe kapısının önüne geldiğinde beni arayıp “Gelip beni içeri alır mısın, Çizi kapının önünde o yüzden gelemiyorum” diye aramaktan vazgeçti. Fark ettim ki sevgi her şeyin üstesinden geliyor. Bu yöntemi deneme şansınız varsa, zamanla sizde köpeklerden korkmamamınız gerektiğini anlayacaksınız. Şimdiden kolay gelsin. Tekrar görüşmek üzere. 

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Neden Köpek Sahibi Olmalısınız

Aslında bunu köpek sahibi olduğunuzda daha iyi anlayacaksınız ama ben yine de biraz bu konuya değinmek istedim. Köpek sahibi olmadan önceki köpeklere karşı olan sevgimle şimdikinin kesinlikle aynı olmadığını görüyorum. Bu demek değil ki önceden köpekleri sevmiyordum. Aksine köpekleri hep sevmişimdir fakat bu sevgi kendi köpeğiniz olduğunda bine katlanıyor. Köpekleri daha iyi anlamaya, hareketlerinin altında mantıklı sebepler aramaya başlıyorsunuz ve bu da zamanla çok hoşunuza gidiyor. Sizinle geçenlerde yaşadığım bir olayı paylaşayım. Yolda yürüyorum bir anda üzerime bir köpek atladı. Kollarımı, ellerimi ağzına almaya başladı, dişlerinin keskinliğinden dolayı hafif acıtıyor ve kollarımı çiziyordu fakat oyun oynamak istediğini, amacının ısırmak olmadığını anladığım için gayet rahattım ve korku oranım sıfırdı. Köpekçik ile biraz oynadıktan sonra suratımda bir gülümsemeyle ve mutlu bir şekilde ayrıldım oradan. Yaklaşık 4 yıldır köpek bakmıyorum( üniversite dolayısıyla bakamıyorum) ve o gün yaşanan bu olay bana köpekleri ne kadar özlediğimi hissettirdi. Diyeceğim şu ki, Köpekler dünyanın en sadık en sevimli hayvanları bana göre.  En çok onlarla sessizliği paylaşmayı seviyorum, konuşmadan da iletişim kurmayı, sevgiyi ve sadakati paylaşmayı seviyorum. Çok mutsuz olduğunuzda yanınıza gelip sessizce kıvrılan, mutsuzluğunu hisseden dünyanın en sevimli varlığı köpekler. Enerjik olduğunuzda da enerjinizi hisseden, size oyunlar yapan etrafınızda koşuşturup enerjinize enerji katıp mutlu ve huzurlu zaman geçirmenizi sağlayan en sevimli canavarlar J. Konuşmadan da sizi anlayabiliyorlar. Size duygu durumunuza göre yaklaşıyorlar. Bunu şöyle bir örnekle açıklayayım, köpeğiniz olduğunda dikkat edin çok sinirli olduğunuz bir gün köpeğiniz asla yanınıza yaklaşmaz. Genelde köşelerde bir yerlerde kıvrılmış uyuyor veya çekildiği köşesinde etrafı izliyor olur. Birçoğumuzun yakındığı durumdur anlaşılamamak; sürekli hiç kimsenin bizi anlayamadığını söyler bundan dert yanarız. Bu durum bir köpekle dost olabildiğiniz zaman oldukça azalıyor. Bu metne eklediğim her yeni satırda içimdeki köpek özlemini daha iyi hissediyorum ve şimdiden üniversite sonrası besleyeceğim sevimli dostumun hayalini kuruyorum. Umuyorum sizde de bu tür duygular uyandırabilmişimdir. Tekrar görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.